Futbol A Takımımızın Teknik Direktörü Ersun Yanal, Fenerbahçe Televizyonu’nda canlı yayınlanan 14/16 programına konuk oldu.

Antalya kampından gerçekleştirilen canlı bağlantıda Ersun hoca; kamp dönemi, transfer konusu, kadro dışı oyuncuların affedilmesi ve hedeflere ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

Fenerbahçe her tavrı ve tepkisiyle gücünü her yerde kanıtlamış bir camiadır

Sezonun ikinci yarısı için düşüncelerini de dile getiren Ersun Yanal, “İnanmayı çok kullandık, ‘inan Fenerbahçe’yi çok söyledik; çünkü biz Fenerbahçe camiasının, taraftarının büyüklüğüne ve Fenerbahçe’yi yönetenlerin karizmasına inanıyoruz. Sonuçta Fenerbahçe’ye inanıyoruz ve bizim içinde bulunduğumuz Fenerbahçe’nin de büyük bir inanca ve güce sahip olduğuna inanıyoruz. Sonuçta Fenerbahçe’nin inanması o kadar doğal ki, çünkü bugün Fenerbahçe bulunduğu yerle kıyaslanacak ve puanlanacak bir takım değildir. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütüdür. Fenerbahçe her tavrı ve tepkisiyle gücünü her yerde kanıtlamış bir camiadır. Futbol takımı olarak biz de gelinen noktanın asla kabul edilebilir bir nokta olmadığını ve buna karşı tavır ve tepkiyi ikinci sezonun başında o kadar düzgün bir şekilde cevabını vereceğiz ki herkes istediği, arzu ettiği, beklediği Fenerbahçe’nin gücünü orada hissedecek. Neden “inan Fenerbahçe”? Bugün ortalama 35 bin 801 taraftarımız stadımıza gelerek Fenerbahçemizi destekledi. Bu Türkiye liglerinin en üst sıralamasındaki seyirci ortalaması. Buna eğer siz sıralamayla ve bulunduğunuz yerle kıyaslarsanız, hata yapmış olursunuz. Çünkü Fenerbahçe’nin gücü ve tutkusu buradan başlıyor. Biz de bu gücü bildiğimiz için bunun sorumluluklarını ve karşılılığında yapmamız gerekenleri çok iyi biliyoruz. Bunu hem takımımızda hem camiamızda hem de bizler ortaya koyacağımız performansla karşılığını vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.” ifadelerini kullandı.

İkinci yarıda bambaşka bir oyunla mücadelenin içinde olacağız

Takımdaki havayı da anlatan Teknik Direktörümüz, “Fenerbahçe’de bulunmak ile Fenerbahçe’yi temsil etmek ayrı bir güçtür. Siz bu güçle beraber her hayata, her yarışa ya da her bulunduğunuz ortama 1-0 önde başlarsınız; çünkü Fenerbahçe’nin gücü ve ağırlığı sizi zaten bu konuma itecektir. Siz artık bu güçle başlarsınız ve bununla birçok şeyde öncelikteyseniz ki bu öncelik bileğinin hakkıyla, gücüyle sahada çıkıp galip gelmeyi etkileyecek özgüven demek ise, bu özgüvenle birlikte yeteneklerinizi birleştirdiğinizde bu takımın neler yapabileceğini zaten biz inanıyoruz ama sizler de göreceksiniz. İkinci yarıda bambaşka bir mücadeleyle, Fenerbahçe’ye yakışan bir mücadeleyle, Fenerbahçe’nin taraftarının ve camiasının beklediği oyunla bu mücadelenin içinde olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.” dedi.

İkinci yarıda taraftarlarımızı nasıl bir oyunun beklediği sorusunu ise Teknik Direktörümüz Ersun Yanal şu şekilde cevap verdi:

“Herkes potansiyelini ortaya koyması halinde ve bu potansiyelden görmek istediğimizi şu şekilde tarif edebilirim. Herkesin son ana kadar oyunu bırakmayarak, son ana kadar oyunun her alanında taraftarımızın beklediği coşkulu oyunu, Fenerbahçe formasının saha içerisindeki coşkusunu görmek istediğini bilerek mücadele etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu mücadeleyi yaparken bütün oyuncularımız tempolu, coşkulu, kazanma arzusu olan ve bu kazanma arzusunu rakibine kabul ettiren ki futbolun kendi kuralları, saygınlığı içerisinde her maçı kazanamayabilirsiniz. Ancak ortaya koyduğunuz tavır kazanmanızın ötesine geçmeli. Taraftar bu tavrı istiyor. Fenerbahçe camiası bu tavrı görmek istiyor ve bence bu Fenerbahçe üzerindeki bir kimliktir. Bu kimliği herkesin bilmesi ve bu bilgiyle sahaya çıkıp oynaması gerektiğine inanıyorum. Bunu da bütün oyuncularımıza inandırıp, bütün oyuncularımızla askeri müşterek bu ölçüde birleşip sahada böyle bir duygudaki Fenerbahçe’yi izlemek gerektiğine inanıyorum ve bunu yapacağız. Diğer taraftan işin teknik boyutları var. Bazen maçı kazanmak için durdurmak bazen maçı kazanmak için coşturmak bazen maçı kazanmak için ufak tefek stratejileri yapmak elbette gerekli. Ama Fenerbahçe oyuncusunun genel tavrı, bütün taraftarımızın ve camiamızın beklediği iştahtaki, sorumluluktaki ve arzudaki Fenerbahçe’yi izletmektir. Öncelikle bu duyguyu sahada vermek istiyoruz. Tabii ki skor başka tavır başka bir şey. Fenerbahçe’nin tavrı her zaman kazanmaya yöneliktir. Rakibine saygı duyan, asla futbolun dışında anılmayan, mücadelenin dışına çıkmayan, büyüklüğünü hiçbir şikayetle örtmeyen ve örtmeye çalışmayan, bunu her defasında saygı duyulacak bir şekilde ortaya koyan bir takım olmak zorundayız. Çünkü Fenerbahçe’nin arkasındaki kurallar, altındaki o büyüklüğü dolduran değerler bize bunu söylüyor. Biz de bu değerlerle sahaya çıkıp, asla hiçbir şeyden şikayet etmeyen, sadece Fenerbahçe’nin büyüklüğünü ortaya koyacak oyuncularla oynayan bir takım yaratmak istiyoruz. Bu takımın birçoğu elimizde var zaten. Bunun ötesinde de Fenerbahçe’nin olması gerektiği oyuncularla bütünleşmek ve içinde barındırmak, tabii uzun vadeli planlar içerisinde de Fenerbahçe’nin değerlerine sahip çıkacak oyuncularla bütünleşmek en büyük temennimiz.” 

Kampın zor geçeceğine ilişkin soruyu ise Ersun Yanal, “Sert ve zor değil aslında. Bütün oyunculara bakıp onların hayatlarına empati yaptığımızda aklıma bir şey geliyor. Bu oyuncuların hepsi çocukken yaptıkları oyunu bugün iş olarak yapıyor. Dünyada bundan daha güzel ve daha heyecanlı bir şey olmasa gerek. Bunu her yerde kullanıyoruz. Tabii Türkiye’deki şartlar ve koşulları da göz önünde bulunduracak olursak; camiasıyla, taraftarıyla, gücüyle önemli bir misyonu temsil eden bir takımdan, Fenerbahçe’den bahsediyoruz. Bunun içinde olmak ve bu dokuyu, duyguyu yaşayarak burada bu işi yapıyor olmak ayrı bir ayrıcalıktır. Fenerbahçe’nin oyuncularının bu kamptaki zorluklar dendiğinde her kampın zorlukları olduğunu bilirsiniz. Her takımla konuşsanız, zorlu bir kamp dönemi geçirdiklerini, çok çalıştıklarını söylerler. Elbette buraya çalışmaya geldik ve bunu ben bir adım öteye geçirerek yapamadıklarımızı ya da beceremediklerimizi, ortaya koyamadıklarımızı ortaya koymanın gerekliliğini anlamaya çalıştığımız bir kamp geçireceğiz. Eğer anlar ve içimize sindirerek yapmak zorundayız. Bulunduğumuz yer ve konum bunu o kadar çok gerektiriyor ki bu bir sorumluluk. O zaman hiçbir mesele kalmaz. Çıktığınızda bu sorumluluk duygusu içerisindeki insanların ne kadar çok kendini gerçekleştirmek istediklerini anlarsınız. Çünkü burası ait olunabilecek bir mecradır. Saha içerisinde ve dışında her türlü fedakarlığı yapabileceğin bir mecradır. Bu ancak duygu ve sevgi bütünlüğünü oluşturduğunuzda açığa çıkabilir. Biz de burada bunu yapmaya çalışıyoruz.” diye cevapladı.

Fenerbahçe hangi oyunu oynarsa oynasın sonucu kazanmak için oynar

Üç kulvarda da yoluna devam eden Takımımızın hedefleri hakkında da düşüncelerini aktaran deneyimli teknik adam, “Olması gereken bir durum. Fenerbahçe’nin bu yarışların dışında kalması söz konusu değil. İkinci yarıda lig yarışında da geride kalmayacağımızı düşünüyorum. Belki sıralamadaki yerimiz konusunda tartışmalar yaratılabilir ama ikinci yarının puan cetveline baktığınızda zirvedeki takımlardan bir tanesi Fenerbahçe’nin olması gereken yerdir. İlk yarının puan cetvelini bir kenara atarsanız, ikinci yarı Fenerbahçe o zirvenin takımlarından biri olmalıdır. Bugün zirvede görünen takımların birçoğunu geçmiş hatta zirveye oturmuş takım olmalıdır. Sıralamada diğer takımların aldığı puanlara göre nerede oluruz onu bilemem. Fenerbahçe’nin yapması gereken, hedeflerinde bulunan, bu hedeflerinin üstüne çıkması için çaba sarfeden bir takım olmak onun misyonunda var. Bunu tartışmadan, Türkiye Kupası’ndan gidebileceği yere kadar gitmek diye bir mazaret olamaz; çünkü Fenerbahçe’nin hedeflerinde Türkiye Kupası’nı almak vardır. Aynı şekilde ligde şampiyon olmak vardır. Fenerbahçe’nin en büyük hedefi Avrupa Kupası’nı kazanmak olmalıdır. Bugünkü kadro ve bulunduğumuz yer gereği bunlar zorlu bir yarıştır. Evet, zorlu yarışta Fenerbahçe kendi hedeflerinin üstünde hedefleri olan bir takım, bir camiadır. Bunu böyle anlamak, anlatmak buradaki insanların en azından potansiyelini yani bugünkü oyuncu grubumuzun potansiyelini en üstte kullandırmanın birinci yoludur. Biz elbette ki her maçı kazanmak için oynarız.  Fenerbahçe bugün hangi oyunu oynarsa oynasın sonucu kazanmak için oynar. Ama bunun ölçüleri var. Bu da kendi değerlerine sahip çıkarak bunu yapmaktır.” ifadelerini kullandı.

Ahenk ve koordinasyon

Geriye takılmadan ileriye hamle yapmaları gerektiğine vurgu yapan Ersun hoca, “Fenerbahçe ile ilgili benimle ilgili, camiayla, takımla ilgili çok soru gelebilir. Ben nedenleri ve niçinlerini sadece tespitlerini yapmak elbette ki bu tespitler bize birçok şeyi öğretecektir. Asla arkayla uğraşmadan önümüzdeki hedeflere nasıl ve hangi yöntemlerle ne yapabileceğimizi durmadan koşarak öne yapmak istiyorum. Bunu da bütün arkadaşlarımızla, sizler dahil bütün çalışma grubumuza hep aynı şeyleri anlatmaya çalışıyorum. Biz arkamızla çok ilgilenmeyeceğiz. Çok yetenekli ve becerikli birçok kişiyi bir araya toplayabilirsiniz. Çok yetenekli ve becerikli kişilerin hepsini bir yerde toplamak, o sonuca ulaşmak demek değildir. Bu ahengi kurmak, bu diyaloğu yaratmak bunu iyi bir koordinasyon içerisinde yapabilmek, becerebilmek bu gerçekten önemli bir buluşma noktası yaratmaktır. Bizim sanıyorum böyle bir şeye ihtiyacımız var. Bunu çok kısa bir süre içerisinde yapacağız, çünkü şöyle bir avantajımız var. Başkanımız Sayın Ali Koç, O’nu tartışmaya gerek yok; O’nun Fenerbahçeliliğini, Fenerbahçe’ye yaptıklarını, Fenerbahçe içinde bulunduğu misyonu herkes çok iyi biliyor. Koç Ailesi’nin Türkiye’deki konumu çok açık ortada. Güçleri ortada. Ve bu güçlerin Fenerbahçe ile birleştiğinde, sadece bunu ekonomik olarak düşünmeyin. Bunun ekonomik tarafı başka bir boyut, sosyolojik açıdan düşündüğünüzde Fenerbahçeliliğin, Fenerbahçe camiasının ortaya koyduğu gücün ve birleştirilmiş değerlerin inanılmaz bir öne hamle gücü yaratıyor. Öncelikle bu gücü anlamak ve bilmek, bu güce nasıl bir enerji ile katılmak bence işin en püf noktasıdır. Kendimde bu enerji ve heyecanı duyuyorum. Bunu da bulunduğum mevkii gereği diğer arkadaşlarıma anlatma ve uygulatmaya çalışıyorum. Fenerbahçe’nin geçmiş profili, ortaya koyduğu değerler ve bunların hepsi bizi o kadar büyük bir sorumluluğun içerisinde bulunduruyor ki, biz de bu sorumluluğun karşılığını büyük bir enerji ve güçle ortaya koyarak bu sorumlulukların altından kalkabilecek bir ekiple çalışıyoruz. Çok değerli ve kaliteli bir ekip var. Bunu başarmak için her gün her dakika iyi konsantre olarak işimizi doğru yapmaya çalışıyoruz.” dedi.

Fenerbahçe’nin çıkarları ve menfaatleri için her şeyi yaparız

Kadro dışı kalan oyuncular Aatif, Dirar ve Volkan’ın affedilmeleriyle ilgili de konuşan Ersun Yanal, “Yaşanan bir süreç var. Emin olun ki Fenerbahçe asla belirli bir kalitenin altında hiçbir zaman bir iş yapmadı. Bu mümkün değil. Geçmişte de, bugün de. Çok değerli, kaliteli, kariyerlerinde oldukça önemli işler başarmış insanlar bir çalışma grubu oluşturdu. Bazen her şeyi bir araya getirmek, her şeyi bir arada en kalitelisiyle tutmak o görüntüyü yaratmayabiliyor. Bunu konuşmadan önümüze bakarak, bu oyuncular Fenerbahçe’nin oyuncusu, Fenerbahçe’nin tasarrufunda olan oyuncular. Bu tasarrufu doğru kullanmak da Fenerbahçe’nin tasarrufu. Dolayısıyla biz Sayın Başkanımızın güzel özeleştiri yaptığı yerler var. Evet, ‘hata yapıldıysa biz hata yaparız’ deriz. Fenerbahçe’nin çıkarları ve menfaatleri için her şeyi yaparız. Bunu bir hata olarak değil, bir uygulama olarak görürüm. Bu uygulama içerisinde o gün doğrular oydu, bugün doğrular bu. Bu doğruları yaparken de birçok dersi de alarak bu doğruları yapmak mecburiyetindeyiz. Burası Fenerbahçe.  Fenerbahçe’nin değerleri için herkes bu fedakarlığa katlanmak durumunda. Hepimizin Fenerbahçe’yle, Fenerbahçe’nin bizimle bir kontratı var. Öz değer Fenerbahçe’dir. Herkesin bunu anlaması gerekir. Bizim buradaki hizmet yerimiz Fenerbahçe’dir. Dolayısıyla bu oyuncularımızla olaya tamamen böyle bakmak zorunda. Benim yaptığım görüşmelerde en ufak bir problem olmayacağını gördüm. Volkan’ı ayrı tutacağım. Aatif ve Dirar yaklaşık 2,5 yıldır buradalar. Burayı çok iyi tanıyorlar, nasıl bir takım, nasıl bir camia olduğunu çok iyi biliyorlar. Geçen yıllarda zirve yarışı yaptılar. Bugün de aynı yarış içerisinde olmamanın üzüntüsünü onların ifadelerinden biliyorum. Bence durmaları gerektiği yerleri bilecekler, en iyi performanslarını verecekler ve Fenerbahçe bunlardan yararlanacak.” dedi.



Her oyuncumuz taraftarımızın bizden beklediği tutuma hazır olmalı

Kamp döneminden beklentilerini paylaşan Ersun hoca, “16’sından itibaren 3 günde bir 9 tane maç yapacağız. Bunun içinde Avrupa maçlarımız da var. Bu maçları oynayacak oyuncularımızın sağlıklı olmasına, hem ruhen hem fiziken hazır olmasına ihtiyaç var. Öyle bir program yapmalıyız ki her oyuncumuz sağlıklı olmalı, her oyuncumuz zihinsel olarak hazır olmalı ve büyük Fenerbahçe taraftarının bizden beklediği ve onların o beklentisine cevap verecek saha içindeki tutuma hazır olmalı. Bu kampta belki fiziksel olarak zaman açısından bunları çok hızlı şekilde başaramayabilirsiniz ama en azından mental anlamda herkesi bu anlamda hazırlayıp herkesi o mücadeleye hazır tutmalıyız. Alper Pazartesi gününden itibaren bizimle çalışmalara başlayacak ki herhangi bir problemi yok, emniyetli olması açısından onu tutuyoruz. Herkes problemsiz devam ediyor. Herkesi sakatsız, cezasız götürebilmek en büyük dileğimiz.” diye konuştu.

En doğrusu yapılacaktır

Transfer konusuna da değinen Ersun hoca, “Devre aralarında transfer yapmak inanın çok zor. Bir oyuncu bir takımı bırakıyorsa mutlaka başka problemler vardır ya da siz o takımdan oyuncu talep ediyorsanız o problemlere geçmeniz gerekiyor. Emin olun Fenerbahçe’nin kendi hedeflerinin oluşturulacağı kalitede ve değerde kılı kırk yararak bir işlem gerçekleştiğini herkesin bilmesi ve gönül rahatlığı içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin istişare ettiği, herkesin ortak akla hizmet ettiği bir ortam var ve bu ortamda en doğrusu yapılacaktır. Bu, Fenerbahçe’nin en önemli değerlerine sahip çıkılarak yapılacaktır; parasına, kariyerine, Fenerbahçe’nin kendi öz değerlerine dikkate dilerek yapılacaktır. Başkanımızın özellikle etik konudaki tavrı ve ısrarı konusunda biraz belki bu işler uzuyor gibi gözükse de emin olun bu değerlere sahip çıkılacak şekilde araştırma yapılıyor. Kim transfer ediliyor? Bunu bana sormak ya da bunu bizden duymak en saçma olanı. Neden? Çünkü biz bunu iyi götürmeliyiz. Kamuoyuyla paylaşılarak yapılacak bir iş olsa keşke. Bunun başka türlü süreçleri engellemesi diye bir durum söz konusu. Rakip takımlar var başka takımlar var, takımların içindeki önemli oyuncuların duruşları, değerleri var, takımların değerleri var… Bunları gözetmek ve bu gözetim içerisinde bir tavır alarak saygın bir şekilde bu işi götürmek çok önemli. O yüzden bu işleri bize sormayın. Çalışma yapılıyor mu? Herkes emin olsun ki fazlasıyla yapılıyor.” şeklinde konuştu.

Sahaya çıktığımızda herkes samimi olduğumuzu ve iyi mücadele ettiğimizi hissedecektir

Son olarak açık ve düzgün olmak, dürüst olmak gerektiğinin altını çizen Teknik Direktörümüz Ersun Yanal, “Bizim taraftarımızın ve camiamızın kesinlikle beklentisi budur. Samimi olmak. Bütün bu duygularda ben samimiyim. Bugün ne yapabilirize geldiğimizde ben keşke skor olarak sözler verebilsem. Futbol böyle bir oyun. Ama şunun sözünü verebilirim; biz sahaya çıktığımızda herkes bizden samimi olduğumuzu ve iyi mücadele ettiğimizi hissedecektir. Bunu asla hissettirmemezlik yapmayacağız. Bunda samimi davranabilirim. Ben bunu hissetmeliyim. Ben Fenerbahçe’de çalışırken bunu hissetmiyorsam problem vardır, o zaman bu işi yapmamalıyım. Biz bu hissi, bu duyguyu eğer duyabiliyorsak, hissedebiliyorsak o zaman bir takım şeyleri başarmanın yolu kışlamış ve yaklaşmış olur. Fenerbahçe bizden bunu istiyor. Oradan başlamak gerekiyor. Samimi olmak lazım. Kadro yeterli mi? Yetersiz. Alalım mı? Alalım. Ama bunlar bir süreçle olur. Tamam, bunu yapalım. Yapmadan önce ya da yapma yolundayken lütfen bize Fenerbahçeliliğimizi hissettirin mesajı geliyor. Biz de bu mesajı biliyoruz ve bunu yapmaya çalışıyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.